Arama:

Canlıların Beslenme Tipleri Nelerdir?

Beslenme canlılığın bir gerekliliği, tanımlayıcısı ve olmaz ise olmazıdır. Yaşamak ve canlılık; enerji, hareket, metabolizma ve kaynak gerektiren durumdur. dolayısı ile canlı olmak için enerji ve kaynak gerektiren durumun sürdürülmesi zorunludur. Bu durduğu zaman ölüm olayı gerçekleşmiş olur. Tüm canlılar yaşamak için beslenmek zorundadır.

Canlılar beslenme şekillerine göre; ototrof, heterotrof ve hem ototrof hem heterotrof olmak üzere 3 grupta incelenir.

İnsan heterotrof olarak beslenir ve Holozok beslenme tipinde hem etcil hem de otcul beslenme bünyesine sahiptir. Bu beslenme tiplerinin detayları aşağıda verilmiştir.

Tüm beslenme tiplerine bakıldığında temel amaç yaşamın sürdürülmesidir. Ancak yaşamın amacı beslenme olarak kurgulandığında yaşamın sürdürülmesine tehdit oluşturulduğu açıktır. Aşağıda verilen beslenme tiplerini her canlının kendine göre abarttığını ve ihtiyaçtan fazla yaparsa neler olacağını bir düşünelim lütfen.

 

OTOTROF BESLENME

Kendi besinlerini üretme ve depo edebilme yeteneğine sahiplerdir. İnorganik maddelerden organik besin sentezi yapabilen bu canlılara “ototrof” veya “üretici canlılar”denir. ÖNEMLİ: Her iki grup canlılar şu üç olayı ortak olarak gerçekleştirebilirler:

  • Organik maddelerin inorganik maddelere dönüştürülmesi (örnek: solunum).
  • Küçük organik maddelerden, büyük organik maddelerin sentezinin yapılması (örnek: protein sentezi).
  • Büyük organik maddelerin, küçük organik maddelere dönüştürülmesi (örnek: sindirim)
  • Ototrof canlılar, besin sentezi sırasında ihtiyaç duydukları enerjinin kaynağına göre 2’ye ayrılırlar:
  • Işık enerjisini kullananlara Fotosentetik ototrof.
  • İnorganik maddeleri oksitleyenlere kemosentetik ototrof canlılar denir.

1. Fotosentetik ototroflar

Besin sentezi sırasında enerji kaynağı olarak ışık enerjisini kullanan canlılara “fotosentetik ototroflar”denir.

Işık enerjisi varlığında, inorganik maddelerden organik besin sentezlenmesine “fotosentez” denir. Bazı bakteriler, mavi-yeşil algler, öglena ve yeşil bitkiler fotosentez yapabilen ototrof canlılardır. Bu canlılar, ışık enerjisini organik besinlerdeki kimyasal bağ enerjisine dönüştürür.

Yeşil bitki fotosentezi

Bakteri Fotosentezi

Fotosentez yapar

Fotosentez yapar

Fotosentezinde ışık enerjisi ve C02 kullanılır

Fotosentezinde ışık enerjisi ve C02 kullanılır

Hidrojen kaynağı olarak H2O kullanılır

Hidrojen kaynağı olarak H2 veya H2S kullanılır

02 açığa çıkarır

02 çıkarmazlar

Glikoz sentezler

Glikoz sentezler

Kloroplast taşırlar

Klorofil taşırlar

Fotosentetik bu bakteriler aynı zamanda anaerobik özellik gösterirler. Bazı fotosentetik bakteriler, hidrojen kaynağı olarak H2O yerine H2S veya H2 gazı kullanırlar. Bu nedenle, bu bakterilerin yaptığı fotosentez olayı sonucu O2 oluşmaz.

2. Kemosentetik Ototroflar

  • Klorofilleri olmadığı için güneş enerjisini kullanamayan, inorganik maddeleri oksitleyerek elde ettiği kimyasal enerji ile inorganik maddelerden organik madde sentezini gerçekleştiren canlılardır.

Örnek: Demir, nitrit, nitrat, kükürt bakterilerdir.

  • Oksidasyon tepkimelerindeki enerjiyi ATP’ye çevirirler.
  • Işık kullanılmadan inorganik maddeden organik madde sentezleyen canlılardır.
  • ATP kullanılarak C02 ve H2O birleştirilip glikoz (C6H12O6 elde edilir
  • H2O kullanır
  • 02 açığa çıkarır. Fakat doğaya vermezler, oksitlemede kullanırlar.
  • Gıikoz sentezler.
  • Plastid taşımazlar.

KOMBİNE BESLENME

1. Böcekcil Bitkiler

Hem üretici, hem de tüketici olan canlıların gerçekleştirdiği bir beslenme çeşididir.

Azot bakımından fakir topraklarda yaşadıkları için topraktan alamadıkları azotu, yakaladıkları böceklerin proteinlerinden karşılarlar. Salgıladıkları kokulu ve yapışkan maddeler yardımıyla böcekleri çekerler ve nasti (ırganım) hareketleri ile böcekleri yakalarlar. Hücre dışı sindirim yaparak böceğin proteinlerini sindirirler. Sindirim sonucu açığa çıkan aminoasitleri hücre içine alarak kendi proteinlerini sentezlerler. Bu bitkiler, klorofilli oldukları için fotosentez ile karbonhidrat ve yağ monomerlehni sentezlerler. Bu bitkilere Örnek olarak, ibrikotu ve sinekkapan verilebilir.

Azottan yoksun topraklarda yaşayan, ihtiyaçları olan azotu böcek aminoasidinden karşılamaları yönü ile heteretrof, kloroplastları olup fotosentez yapmaları yönü ile ototrofturfar.

Bir böcekçil bitkinin böceği yakalayıp sindirmesi sırasında gerçekleşen olayların sırası:

  • Güzel koku ve renkler ile böcekleri kendine çekme
  • Uyaranın yönü önemli olmayan ırganım (nasti) davranışı ile böceği yakalama
  • Hücre dışına enzim gönderme
  • Hücre dışı sindirimle böcek proteinlerini yapıtaşları olan aminoasitiere kadar parçalama
  • Aminoasitleri önce difüzyon, yoğunluklar eşit olduktan sonra da aktif taşıma ile hücre içine alma

2. Öglena

Kloroplast organeli bulunduğu için ışık varlığında kendi besinini kendisi sentezler. Işık yokluğunda ise dış ortamdan besinini hazır olarak alabilir.

  • Fotosentez yapar. (Ototrof özellik)
  • Işık girmeyen derin sularda hazır besin kullanabilirler. (Heterotrof özellik)

HETEROTROF BESLENME

1. Çürükçül Yaşam (Saprofitik)

Hücre dışına salgıladıkları enzimlerle organik atıkları, ölü bitki ve hayvan kalıntılarını parçalayarak kendileri için gerekli olan besinleri sağlayan canlılara “saprofit canlılar(çürükçül, ayrıştırıcı) denir. Bu sayede doğadaki madde devrinde önemli rol alırlar. Bazı mantarlar ve bazı bakteriler saprofit beslenen canlılara örnek olarak verilebilir.

Çürükçüllerin;

  • Enzim sistemleri gelişmiştir.
  • Hücre dışı sindirim yaparlar (ekzositozla)
  • Doğada madde devrini sağlarlar.
  • Saprofitlerin en önemli faydaları, organik maddeleri inorganik maddelere çevirmesidir.
  • Peynir, yoğurt, alkol, sirke gibi ürünler saprofitlerin faaliyetleri sonucu oluşur.

Çürükçül beslenmenin yapılış sırası;

  • Sindirim enzimi üretilir.
  • Sindirim enzimleri dışarı salgılanır
  • Dışarıda organik artıklar sindirilir
  • Sindirilen bu organik besinler hücreye alınır.
  • Hücreye alınan bu organik besinler ya yapıya katılır yada solunumda kullanılarak inorganik bileşiklere dönüştürülür.

Simbiyotik canlıların proteinleri parçalamalarına putrifikasyon denir. Parçalanma sırasında etrafa kötü kokular yayılır.

2. Holozok Yaşam

Kendi besinlerini üretemeyip dış ortamdan hazır olarak alan canlılara “heterotrof” veya “tüketici canlılar” denir. Besinlerini alma biçimlerine göre 3 grupta incelenirler.

Besinlerini dış ortamdan katı ve büyük parçalar şeklinde alan canlılara “holozoik canlılar” denir. Besinlerini katı parçacıklar halinde alırlar. Bu canlılar, besini aramak, bulmak, yakalamak ve sindirmek zorundadır. Bu nedenle, bu canlıların duyu organları, sinir, kas ve sindirim sistemleri iyi gelişmiştir. Holozoik canlılar, kullandıkları besin çeşidine göre 3 grupta incelenir.

  • 2.1. Etciller (Karnivor)

Hayvansal besinlerle beslenirler. Köpek dişleri iyi gelişmiş olup diş yapıları eti parçalamaya uygundur. Sindirim kanalları otçul canlılara göre daha kısadır. Bazı kuş türleri ve kemirgenler bu canlılara örnek olarak verilebilir.

  • 2.2. Otcullar (Herbivor)

Bitkisel kaynaklı besinlerle beslenirler. Bu canlıların sindirim kanallarında selülozun sindirimi için gerekli olan selüloz enzimini sentezleyen simbiyotik bakteriler vardır. Koyun, keçi, inek gibi canlılar otçul canlılara örnek olarak verilebilir.

Otçul canlıların; azı dişleri, bağırsakları ve mideleri diğer canlılara göre daha fazla gelişmiştir.

  • 2.3. Etcil ve Otcullar (Omnivor)

Hem bitkisel hem de hayvansal besinlerle beslenirler. Bazı balıklar, bazı kuşlar, ayı, domuz ve insan bu canlılara örnek olarak verilebilir.

Holozoik beslenmede besinler sindirim organlarında sindirilir. Emilme ile kana karışarak hücrelere dağıtılır.

Yukarıda protein dönüşümü özetlendi. Aynı şekilde nişasta, selüloz, glikojen ve yağ gibi moleküller de dönüştürülerek hayvansal moleküller haline getirilir.

Yağ, nişasta ve glikojenli besin yiyen bir insanda dönüşüm şöyle olur:

3. Simbiyoz (Birlikte) Yaşam

Canlılar besin elde etmek yada yaşama şansını artırmak için birbirleri üzerinde, birlikte veya biri diğerinin içinde yaşar. Bazı birliktelikler zararlı, bazıları faydalıdır.

  • 3.1. Yararlı Birlikler

Bu ortak yaşam şeklinde zarar gören yoktur.

  • Komensalizm

Ortak yaşayan canlılardan biri yarar görürken, diğeri ne yarar, ne zarar görür. (+, 0)

Köpek balığının parçaladığı balıktan kalan kırıntıları yiyen başka bir balık türü olan echeines balığı ile köpek balığı arasındaki ilişki bir kommensalizm ilişkisidir. Köpek balığı bu ortaklıktan ne yarar ne de zarar görmektedir. Echeines balığı ise bu ortaklıktan faydalanmaktadır.

Deniz hıyarının içerisinde yaşayarak korunan bir balık ile olan ilişkisi. kommensalizme bir başka örnek olarak verilebilir.

  • Mutualizm

Ortak yaşayan canlıların birbirinden karşılıklı fayda görmesidir. Beraberlik sona erdiğinde ortaklar çok büyük zarar gördüğünden, ortakların ilişkisi çok sıkı bir işbirliğine dayanır. (+, +).

İnsan bağırsağındaki bazı bakteriler insanın besinlerinden yararlanır ve insanı barınak olarak kullanırlar. Buna karşılık bazı artıkları parçalayarak insana B ve K vitaminlerini hediye ederler.

Likenler, mantarlarla alglerin bir araya gelerek oluşturdukları yaşama birlikleridir. Algler klorofil taşıdıkları için fotosentez yapabilirler. Yani ototrofturlar. Mantarlar ise besinlerini hazır olarak almak zorundadırlar. Yani heterotrofturlar. Su yosunu mantara besin ve O2 verirken mantar da ona CO2 ve H2O sağlar.

Yaban arıları ada çayı bitkisinde döllenme ve neslin devamlılığını sağlar. Buna karşı ada çayının çiçek tozu ve nektarını da besin kaynağı olarak kullanır.

Baklagillerin köklerinde yaşayan azot tutucu bakterileri –bitki

Termitler ve geviş getiren memelilerin midelerindeki selüloz sindirici tek hücreliler de bu şekilde yaşarlar. Tek hücreliler selülozu sindiren enzimler üreterek hayvanın sindirimine yardımcı olurlar. Kendileri de hayvanı konak ve besin kaynağı olarak kullanırlar. Bu iki canlı birbirinden ayrılırsa ikisi de zarar görür.

  • 3.2. Zararlı Birliktelikler (Parazitlik)

Birlikte yaşayan iki farklı tür canlıdan biri bu birliktelikten yarar sağlarken, diğerinin zarar görmesine“parazit yaşam” denir. Bu birliktelikte zarar gören canlıya “konak”, zarar veren canlıya da “parazit” denir.

Hayvansal ve bitkisel parazitler olmak üzere 2 grupta incelenirler.

  1. Hayvansal Parazitler: Konak canlının içinde veya üzerinde olmalarına göre, iç ve dış parazit olmak üzere 2 grupta incelenirler. Bit, pire, tahta kurusu gibi konak canlının üzerinde yaşayanlara “dış parazit” (ektoparazit), Bunların sindirim sistemleri gelişmiştir.

Bağırsak solucanları ve bazı bakteriler gibi konak canlının içinde yaşayanlara da “iç parazit” (endoparazit) denir. Sindirim sistemleri yoktur.

Dış parazitler (Ektoparazitlik)

  • Sivrisinek, bit, kene v.s.
  • Sindirim sistemleri vardır.
  • Sindirim enzimleri az gelişmiştir.
  • Kan emicidirler.
  • Konağa ulaşmak için duyu ve hareket organlarına sahiptirler.
  • Aşrı eşeylidirler.

İç Parazit (Endoparazit)

  • iç parazitlere, tenya, kıl kurdu, bağırsak solucanı, plasmodium, trypanosoma örnek olarak verilebilir.
  • Parazit yaşamalarının sebebi sindirim enzimlerinin olmamasıdır. En iyi parazit konağını öldürmeden, ondan uzun süre yararlanan parazittir. Bazı parazitler hastalık yapar. Bunlara patojen denir.
  • Hazır besin kullanırlar.
  • iç parazitlerde duyu ve hareket organları gelişmemiştir. iç parazitlerde tutunma organları gelişmiştir.
  • Çift cinsiyetlidir (Hermafrodit). Hızla ürerler.

Bir yanıt yazın